1518’de Strasbourg’da garip bir olay yaşanıyordu. Görünürde hiçbir sebep yokken, binlerce kişi sokakları doldurdu ve kontrolsüz bir şekilde dans etmeye başladı. Bu farklı etkinliğin devamı için…
1237’de Erfurt şehrinde bir grup çocuk kaybolmuş, içeride zıplayarak ve dans ederek Arnstadt’a kadar yürüdüler.
İlk başta bu sahne izleyenleri sevindirdi ancak bir süre sonra çocukların bunu istemeden yaptıkları anlaşıldı. Hatta Hans Christian Andersen Fareli Köyün Kavalcısı adlı romanında bu olaydan esinlenmiştir.
Burada Strasbourg halkı bir sabah uyandığında buna benzer bir görüntüyle uyanmış. Bir grup insan sokağın ortasında müziksiz dans ediyorlardı.
Halk bu insanları endişe ve korkuyla izledi. Bu tür olayların 1518’den önce de yaşandığının altını çizelim ama en iyi belgelenenlerden biri 1518’deki salgın hastalıktı.
Peki 1518’deki salgın nasıl başladı?
Kaynaklara göre Frau Troffea isimli bir bayan aniden dans etmeye başladı ve bu altı gün sürdü. Bir hafta içinde birçok kişi bu dansa katıldı ve bir ayın sonunda yüzlerce kişi sokaklarda dans etmeye başladı. Pek çoğunun aralıksız dans etmesi, sizin de iddia edebileceğiniz gibi, kalp krizi, felç veya bitkinlikten ölümleriyle sonuçlandı.
İşin en üzücü yanı, yetkililerin analiz için müzisyen tutmayı ve bu hasta insanları dans etmeye teşvik etmeyi bir çözüm olacağını düşünmeleriydi.
Amaçları onları yormak ve durdurmaktı. Dönemin kayıtlarına göre dans eden insanlar bir an olsun dans etmekten kendilerini alamıyor, acı içinde bağırıyor, yardım dileniyor ve yaşadıkları dehşeti anlatıyorlardı. İzleyiciler üzerinde travmatik bir etki bırakan bu sahnenin ardından birçok kişi bu salgının ilahi bir ceza olduğuna inandı.
En yaygın inanış Roma imparatoru Diocletian’ın izniyle kızgın yağ kazanına daldırılarak ölen Aziz Vitus’un insanları lanetlediğiydi.
Böylece bu fenomene Aziz Vitus’un Dansı adı verildi. Bir başka suçlama da Vaftizci Yahya’ya yönelikti.
On yedinci yüzyılda, salgınlar açıklanamaz bir şekilde sona erdi.
Bugün St. Vitus Dansı salgınının nedeni hala bilinmiyor ancak bazı teoriler var. En bilinen teori LSD kullanımıdır. Kulağa ne kadar saçma gelse de, bu hipotezin bazı güçlü noktaları var çünkü LSD, çavdar ve diğer tahıllarda yetişen bir mantar türü olan ergottan elde ediliyor. Bu nedenle, en olası teorilerden biri, bunun tahıl yapıtlarının kullanımından kaynaklandığıdır.
Aslında, bu mantardan kaynaklanan ergotizm salgınları, Orta Çağ’da insanlar bu tahıldan yapılan ekmekleri yediklerinde yaygındı.
Taklit yoluyla bulaşan bir ruhsal bozukluk olabileceğini öne sürenler de var.
Diğer bir deyişle Aziz Vitus’un Dansı’nın kitlesel bir histeri olduğu düşünülüyor. Bu tezin savunucuları, salgının, genellikle bir kıtlık, salgın hastalık ve diğer dramatik olaylar dönemine denk geldiği için, o dönemde yaygın olan sefalet, hastalık ve ölümün duygusal ölçeğinden kaynaklandığını iddia ediyor. Yani insanların psikolojik felaketlerden etkilenip böyle bir duruma sebep olması gibi bir ihtimal daha var ama daha önce de söylediğimiz gibi asıl sebep ne yazık ki hala öğrenilmiş değil.